Tarihçiler ;
Türkler'in Anadolu'ya girişinin Malazgirt'ten çok önceye dayandığını zaman-
zaman söylerlerdi. Bunu da çoğunlukla yabancı kaynaklara dayandırırlardı. Ama
bu bir varsayım olmaktan öteye gidemiyordu. Çünkü tarih yazmak belge ile, ispat
ile olur. Öbür türlü bu varsayım, bir
hikayeden ya da efsaneden öteye geçemezdi.
Atatürk de büyük değer verdiği ''Türk Tarih Tezini '' aslında bu anlama
yönelik kutsal bir görev olarak görüyordu.
Onun en büyük
hedefi; ''kendi tarihimizi batılıların
bize dikte ettirmeye çalıştığı gibi değil, kendi tarihi kaynaklarımıza,
belgelerimize inerek kanıtlarıyla ortaya koymaktı.''
Yıllardır "Taştaki Türkler"in izini süren Yapımcı – Yönetmen
Servet Somuncuoğlu, ''Sibirya'dan Anadolu'ya Taştaki Türkler'',
Saymalıtaş - Gökyüzü Atları '' adlı iki muhteşem eserden sonra "Damgaların Göçü" belgeseli ve ''Damgaların
Göçü -Kurgan'' kitabı ile Anadolu arkeolojisinin en önemli keşiflerinden
birine imza attı.
''Damgaların Göçü - Kurgan '' gerçek
bir keşfin öyküsüdür. Anadolu'nun ortasında bugüne kadar meçhul kalmış Güdül
ve civarı Türk kaya resimleri ve Türk yazıtları. Bu keşif Ankara'nın
batısında Güdül-Beypazarı arasında yer alan Güdül Dağı ve uzantılarında
gerçekleşmiştir.
Çok sayıda görsel malzemenin bulunduğu eser 14
ana bölümde Türkçe / İngilizce olarak hazırlanmıştır.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu,
Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü
Haluk Akalın, Prof. Dr. Ahmet
Taşağıl, Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu,
Doç. Dr. S. Yücel Şenyurt, Doç. Dr. İsmail Doğan, Dr. Mustafa Aksoy, Dr. Cengiz
Saltaoğlu, Öğr. Gör. Atakan Akçay,
Arkeolog Yunus Ekim, Tarık Emre ve yerel rehber olarak Cemil Söylemezoğlu
bu eşsiz esere danışmanlık yaptılar.
KİTAP HAKKINDA :
Türk mezarı
olarak bilinen Kurganların Anadolu’daki varlığı ve zamanı, Türklerin Anadolu
coğrafyasındaki tarihini ortaya koyacak en önemli unsurlardandır. Bu bakımdan
Türk tarihçilerinin bu konuları alışageldikleri ölçünün dışına çıkarak, Anadolu
tarihini yeniden farklı bir biçimde ele almak ve Türk tarihinin 1071’de
başladığı tezinden sıyrılıp, yeni araştırmalara imza atmak durumundadırlar.
Ancak zengin Anadolu tarihini yeniden yazabilmenin o kadar kolay bir iş
olmadığı da bilinmelidir. Bunun için değişik disiplinlerden bilim adamlarının
bir araya gelmesi gerekiyor.
İşte bu
tarihin araştırılmasında en ilgi çekici konulardan bir tanesi de tamgalardır.
Çünkü tamgalar Türk tarihinin âdeta yazılı kaynakları olup, kilimlerde,
halılarda, kayalarda yer almakta ve toplumun her birinin hangi yörelerde, hangi
coğrafyalarda yaşadıklarını ve kültürlerinin devamını gösteren en önemli
unsurlardan biri olarak görülmektedir.
''Damgaların Göçü'' kitabı zannediyorum ki,
yukarıda belirttiğimiz gibi, Türklerin hangi coğrafyalarda yaşadığını ortaya
koyacak ve Anadolu tarihinin yeniden yazılmasının gerektiğine dair en önemli çalışmalardan
birisi olacaktır.
Prof.Dr.
Yusuf Halaçoğlu -
Türk
Tarih Kurumu Eski Başkanı
Damgaların Göçü, Türklerin binlerce yıllık tarihini, Türk kültürünü,
Türk dilini geçmişten bugüne
getiren bir çalışma.
Buradaki kaya resimleri Tom nehri kıyısında
gördüğüm kaya resimlerine çok benziyor. Bir fark var, ben oradaki kaya
resimlerinde yazı görememiştim harfler yoktu. Ama burada harfler var ve bu
harfler Orhun Abideleri’nde kullanılmış olan Göktürk yazısına çok benziyor.
Hatta bazı harfler bire bir aynı. İşte
‘’D’’ harfinin, ‘N’’ harfinin, ‘’K’’ harfinin aynen burada olduğunu görüyoruz.
Gerçekten çok ilgi çekici, geniş bir coğrafyada Orhun Abideleri’nde kullanılan
harflerin, Göktürk harflerinin kullanılmış olması Türk kültürünün yaygınlık
alanını bize gösteriyor.
Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın -
Türk Dil Kurumu Başkanı
.....Türk’ler nerede çok yoğunlukta yaşadılarsa,
orada çok fazla kaya resimleri ve yazıtları bıraktılar. Abakan, Altaylar,
Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan’ın bir kısmı, Azerbaycan ve
Anadolu olmak üzere pek çok mekânda bunun örneklerini görüyoruz. Anadolu’nun büyük kesiminde bulunan Türk’lere
ait kaya resimleri ve yazıtları M.Ö.’ki çağlardan itibaren M.S.’ki devirlerde
Anadolu’nun nasıl Türkleştiğini ispat etmektedir.
Böyle bir açıdan bakıldığında yazılı tarih ile
kaya resimleri üzerindeki tarihi birleştirerek yeni bir tarih teorisini ortaya
rahatça koyabiliriz. Bunun yanında kaya resimlerinin teker - teker analitik,
üslup, sitil, sanat ve diğer açılardan değerlendirmeleri de yapılmalı, bunlar
hakkında yüzlerce, binlerce çalışma meydana getirilmelidir.
Türkler, anayurt olan Güney Sibirya
bölgesinden, yani Abakan’dan dünyanın
değişik yerlerine gerçekleştirdikler göçler vasıtasıyla yayıldılar.
Bu göçleri M.Ö. büyük 7 göç, M.S. ise 13 büyük
göç olarak tespit edebiliyoruz. Bunların hepsi kitleler halinde yayılma idi.
Söz konusu yayılmalar neticesinde Kuzey Çin, Moğolistan, Kırgızistan, Tanrı
Dağları, Doğu Türkistan, Hindistan, Batı Türkistan dediğimiz bölge, Harezm,
Ural Dağları, Avrasya’nın batı bozkırları, Balkanlar Türkleşti. Daha sonraki
asırlarda da Anadolu’nun hatta Ön Asya’nın Türkleştiğini görüyoruz. Bunların
hepsi göçler sayesinde gerçekleşti. Türk’ler gittikleri yerlerde kendi
damgalarını da bıraktılar.
Bu damgaları bilinen tarihî devirlerde mimarî
eserlerde görebiliyorduk; ama bizi esas heyecanlandıran, ilk göçler esnasında
Türk’lerin gittikleri yerlerdeki kayaların üzerine kendi hatıralarını bırakmış
olmalarıdır.
Prof.Dr. Ahmet Taşağıl
Mimar
Sinan Ünv. Fen-Ed. Fak. Tarih Bölümü Başkanı
Ankara Güdül
Salihler Köyü kaya resimleri alanında bizim açımızdan en dikkat çekici
yönlerden birisi Eski Türk runik alfabesiyle yazılmış yazıtların bulunması.
Bunlar Eski Türk runik alfabesinin iki ayrı değişkesiyle yazılmış yazıtlar.
Bunlardan birisi, Batı Türk runik alfabesiyle yazılmış olanlar. Ötekisi ise,
Doğu Türk runik alfabesi de diyebileceğimiz ve daha çok tanınan Orhun-Yenisey
alfabesiyle yazılmış olanlar. Batı Türk Runiği bizde pek fazla bilinen, tanınan
bir Türk runik alfabesi çeşidi değil.
Batı Türk runik alfabesinin daha çok Kafkasya, Karadeniz’in kuzeyi ve Doğu
Avrupa’da kullanılmış olduğu biliniyor. Ancak Anadolu’daki örneklerine ilk kez
olarak Ankara Güdül Salihler Köyü kaya resimleri alanlarında ve benzerlerine de
yine Ordu Mesudiye Esatlı köyü kaya resimleri alanında rastlıyoruz.
Ankara Güdül Salihler Köyü kırsalındaki kaya resmi alanlarında
saptanan runik yazılı belgeler Türklerin Anadolu’daki çok eski varlığı ve
sahipliğinin birer doğrudan kanıtı ve tapu senedi konumundadırlar. Bu yazıtlar
kuşkusuz, Türklerin 1071 yılından çok daha önceleri de Anadolu’da bulunmuş ve
yerleşmiş olduklarına ilişkin doğrudan birer kanıt oluşturmaktadırlar.
Dr.
Cengiz Saltaoğlu - Araştırmacı
Eser Adı : Damgaların Göçü / Kurgan /
Ankara Güdül Kaya Resimleri
Dil : Türkçe- İngilizce
İngilizce Adı : The Migration of
Tamga / Stamps-Kurgan
Ankara Güdül Rock Engravings
Yazı ve Fotoğraflar : Servet Somuncuoğlu
Tercüme : Seval Yılmaz Crump
Kitabın Türü : Türk Tarihi - Kaya Yazıtları- Fotoğraf
Cilt Bilgisi : Bez Ciltli- Sömiz
Kapaklı- Karton Kutulu,
Kağıt Bilgisi : 170 gr. Mat Kuşe
Basım Bilgisi : 1. Basım /
Eylül-2012
Kitap Boyutları : 30x30x10
İSBN : 978-605-885-60-3-5
Etiket Fiyatı : 300 TL
isteme adresi : bilgi@atokyayinlari.com
0 yorum:
Yorum Gönder