6 Aralık 2012 Perşembe

Türkler'in Anadolu'ya girişini Malazgirt'ten çok önceye taşıyan keşif!..













Tarihçiler ; Türkler'in Anadolu'ya girişinin Malazgirt'ten çok önceye dayandığını zaman- zaman söylerlerdi. Bunu da çoğunlukla yabancı kaynaklara dayandırırlardı. Ama bu bir varsayım olmaktan öteye gidemiyordu. Çünkü tarih yazmak belge ile, ispat ile olur. Öbür  türlü bu varsayım, bir hikayeden ya da efsaneden öteye geçemezdi.

Atatürk  de büyük değer verdiği  ''Türk Tarih Tezini '' aslında bu anlama yönelik kutsal bir görev olarak görüyordu.

Onun en büyük hedefi;  ''kendi tarihimizi batılıların bize dikte ettirmeye çalıştığı gibi değil, kendi tarihi kaynaklarımıza, belgelerimize inerek kanıtlarıyla ortaya koymaktı.''
Yıllardır "Taştaki Türkler"in izini süren Yapımcı – Yönetmen Servet Somuncuoğlu, ''Sibirya'dan Anadolu'ya Taştaki Türkler'', Saymalıtaş - Gökyüzü Atları '' adlı iki muhteşem eserden sonra  "Damgaların Göçü" belgeseli ve ''Damgaların Göçü -Kurgan'' kitabı ile Anadolu arkeolojisinin en önemli keşiflerinden birine imza attı.
''Damgaların Göçü - Kurgan '' gerçek bir keşfin öyküsüdür. Anadolu'nun ortasında bugüne kadar meçhul kalmış Güdül ve civarı Türk kaya resimleri ve Türk yazıtları. Bu keşif Ankara'nın batısında Güdül-Beypazarı arasında yer alan Güdül Dağı ve uzantılarında gerçekleşmiştir.
Çok sayıda görsel malzemenin bulunduğu eser 14 ana bölümde Türkçe / İngilizce olarak hazırlanmıştır.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu, Doç. Dr. S. Yücel Şenyurt, Doç. Dr. İsmail Doğan, Dr. Mustafa Aksoy, Dr. Cengiz Saltaoğlu, Öğr. Gör. Atakan Akçay, Arkeolog Yunus Ekim, Tarık Emre ve yerel rehber olarak Cemil Söylemezoğlu bu eşsiz esere danışmanlık yaptılar.

KİTAP HAKKINDA :

Türk mezarı olarak bilinen Kurganların Anadolu’daki varlığı ve zamanı, Türklerin Anadolu coğrafyasındaki tarihini ortaya koyacak en önemli unsurlardandır. Bu bakımdan Türk tarihçilerinin bu konuları alışageldikleri ölçünün dışına çıkarak, Anadolu tarihini yeniden farklı bir biçimde ele almak ve Türk tarihinin 1071’de başladığı tezinden sıyrılıp, yeni araştırmalara imza atmak durumundadırlar. Ancak zengin Anadolu tarihini yeniden yazabilmenin o kadar kolay bir iş olmadığı da bilinmelidir. Bunun için değişik disiplinlerden bilim adamlarının bir araya gelmesi  gerekiyor.
İşte bu tarihin araştırılmasında en ilgi çekici konulardan bir tanesi de tamgalardır. Çünkü tamgalar Türk tarihinin âdeta yazılı kaynakları olup, kilimlerde, halılarda, kayalarda yer almakta ve toplumun her birinin hangi yörelerde, hangi coğrafyalarda yaşadıklarını ve kültürlerinin devamını gösteren en önemli unsurlardan biri olarak görülmektedir.

''Damgaların Göçü'' kitabı zannediyorum ki, yukarıda belirttiğimiz gibi, Türklerin hangi coğrafyalarda yaşadığını ortaya koyacak ve Anadolu tarihinin yeniden yazılmasının gerektiğine dair en önemli çalışmalardan birisi olacaktır.

                                Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu -
                              Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı


Damgaların Göçü, Türklerin binlerce yıllık tarihini, Türk kültürünü, Türk dilini geçmişten bugüne getiren bir çalışma.

Buradaki kaya resimleri Tom nehri kıyısında gördüğüm kaya resimlerine çok benziyor. Bir fark var, ben oradaki kaya resimlerinde yazı görememiştim harfler yoktu. Ama burada harfler var ve bu harfler Orhun Abideleri’nde kullanılmış olan Göktürk yazısına çok benziyor. Hatta bazı harfler bire bir aynı.  İşte ‘’D’’ harfinin, ‘N’’ harfinin, ‘’K’’ harfinin aynen burada olduğunu görüyoruz. Gerçekten çok ilgi çekici, geniş bir coğrafyada Orhun Abideleri’nde kullanılan harflerin, Göktürk harflerinin kullanılmış olması Türk kültürünün yaygınlık alanını bize gösteriyor.

     Prof. Dr. Şükrü Haluk  Akalın - Türk Dil Kurumu Başkanı


.....Türk’ler nerede çok yoğunlukta yaşadılarsa, orada çok fazla kaya resimleri ve yazıtları bıraktılar. Abakan, Altaylar, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan’ın bir kısmı, Azerbaycan ve Anadolu olmak üzere pek çok mekânda bunun örneklerini görüyoruz. Anadolu’nun büyük kesiminde bulunan Türk’lere ait kaya resimleri ve yazıtları M.Ö.’ki çağlardan itibaren M.S.’ki devirlerde Anadolu’nun nasıl Türkleştiğini ispat etmektedir.

Böyle bir açıdan bakıldığında yazılı tarih ile kaya resimleri üzerindeki tarihi birleştirerek yeni bir tarih teorisini ortaya rahatça koyabiliriz. Bunun yanında kaya resimlerinin teker - teker analitik, üslup, sitil, sanat ve diğer açılardan değerlendirmeleri de yapılmalı, bunlar hakkında yüzlerce, binlerce çalışma meydana getirilmelidir.

Türkler, anayurt olan Güney Sibirya bölgesinden,  yani Abakan’dan dünyanın değişik yerlerine gerçekleştirdikler göçler vasıtasıyla yayıldılar.

Bu göçleri M.Ö. büyük 7 göç, M.S. ise 13 büyük göç olarak tespit edebiliyoruz. Bunların hepsi kitleler halinde yayılma idi. Söz konusu yayılmalar neticesinde Kuzey Çin, Moğolistan, Kırgızistan, Tanrı Dağları, Doğu Türkistan, Hindistan, Batı Türkistan dediğimiz bölge, Harezm, Ural Dağları, Avrasya’nın batı bozkırları, Balkanlar Türkleşti. Daha sonraki asırlarda da Anadolu’nun hatta Ön Asya’nın Türkleştiğini görüyoruz. Bunların hepsi göçler sayesinde gerçekleşti. Türk’ler gittikleri yerlerde kendi damgalarını da bıraktılar.
Bu damgaları bilinen tarihî devirlerde mimarî eserlerde görebiliyorduk; ama bizi esas heyecanlandıran, ilk göçler esnasında Türk’lerin gittikleri yerlerdeki kayaların üzerine kendi hatıralarını bırakmış olmalarıdır.

             Prof.Dr. Ahmet Taşağıl
          Mimar Sinan Ünv. Fen-Ed. Fak. Tarih Bölümü Başkanı

Ankara Güdül Salihler Köyü kaya resimleri alanında bizim açımızdan en dikkat çekici yönlerden birisi Eski Türk runik alfabesiyle yazılmış yazıtların bulunması. Bunlar Eski Türk runik alfabesinin iki ayrı değişkesiyle yazılmış yazıtlar. Bunlardan birisi, Batı Türk runik alfabesiyle yazılmış olanlar. Ötekisi ise, Doğu Türk runik alfabesi de diyebileceğimiz ve daha çok tanınan Orhun-Yenisey alfabesiyle yazılmış olanlar. Batı Türk Runiği bizde pek fazla bilinen, tanınan bir  Türk runik alfabesi çeşidi değil. Batı Türk runik alfabesinin daha çok Kafkasya, Karadeniz’in kuzeyi ve Doğu Avrupa’da kullanılmış olduğu biliniyor. Ancak Anadolu’daki örneklerine ilk kez olarak Ankara Güdül Salihler Köyü kaya resimleri alanlarında ve benzerlerine de yine Ordu Mesudiye Esatlı köyü kaya resimleri alanında rastlıyoruz.

Ankara Güdül Salihler Köyü kırsalındaki kaya resmi alanlarında saptanan runik yazılı belgeler Türklerin Anadolu’daki çok eski varlığı ve sahipliğinin birer doğrudan kanıtı ve tapu senedi konumundadırlar. Bu yazıtlar kuşkusuz, Türklerin 1071 yılından çok daha önceleri de Anadolu’da bulunmuş ve yerleşmiş olduklarına ilişkin doğrudan birer kanıt oluşturmaktadırlar.

                                       Dr. Cengiz Saltaoğlu - Araştırmacı

Eser Adı                               : Damgaların Göçü / Kurgan / 
                                                 Ankara Güdül Kaya Resimleri
Dil                                          : Türkçe- İngilizce
İngilizce Adı                        : The Migration of Tamga / Stamps-Kurgan
                                                 Ankara Güdül Rock Engravings
Yazı ve Fotoğraflar            : Servet Somuncuoğlu
Tercüme                                : Seval Yılmaz Crump
Kitabın Türü                        : Türk Tarihi - Kaya Yazıtları- Fotoğraf
Cilt Bilgisi                            : Bez Ciltli- Sömiz Kapaklı- Karton Kutulu,
Kağıt Bilgisi                         : 170 gr. Mat Kuşe
Basım Bilgisi                        : 1. Basım / Eylül-2012
Kitap Boyutları                    : 30x30x10
İSBN                                       : 978-605-885-60-3-5
Etiket Fiyatı                           : 300 TL 

isteme adresi : bilgi@atokyayinlari.com

0 yorum:

Yorum Gönder